Yaşadığımız çağ pek çok şey sundu bize. Her işi kolaylaştıran teknoloji çağı insanlara okyanusların derinliklerini uzayın sırlarını aşina kıldı.
İnsanlar yataklarına girip başlarını yastıklarına koyduklarında kolaylıkla uykuya dalamıyor. Herkes her şeyden şikâyetçi. Eşler birbirinden ve çocuklardan, çocuklar da hepsinden şikâyet etmekte. Bunalımın yansımalarını her gün basında görmekteyiz. Televizyonlara, gazetelerdeki haberlere bakıldığında, ülkemizin her bir yanının neredeyse suç mahalline döndüğünü söylememiz yanlış olmaz. Suç işleme oranı küçük yaşlara kadar indi. En olmayacak suç haberlerini bile kanıksadık, sıradan görmeye başladık. Bu açıdan bakıldığında kalbi huzursuz, buhranlı ve asık suratlı bir toplum olmaya doğru gittiğimizi hiçbirimiz inkâr edemeyiz. Huzur ve güven ortamında kişinin başaramayacağı, yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Ama maalesef Ülkemiz genelinde ve özelikler Bölge ve İlimizde ardı sıra adet haline gelen kötü alışkanlıklar maalesef gözler önüne serilince, çok korkunç boyutlar ortaya çıkıyor. İlimiz mahallinde şahit olduğum bir ibretlik durumu ifade etmek isterim. Ortalama olarak yaşları 14 -10- 7 ve de 5 olan dört tane Küçücük kız çocuklarını sigara içerken gördüm. O anki ortam gözlerimin önünden hiç mi hiç gitmiyor. Adeta sigara içerken yarışır halleri ve bir birlerine uzatmaları vahim bir tabloydu, yaşı büyük olan kızın ağzından çıkarıp en küçük yaştaki kızın ağzına sigarayı uzatması unutulmaz bir sahneydi.
Evet, bireysel Ailevi ve de toplumsal bir mesele olan kötü alışkanlıklar akan birer kan gibi içimizde, bu akan kanı ve kötü alışkanlıklara dur demenin zamanı. Acaba bu yavrularımızın hiç mi sahibi yok Annesi Babası yok, neden? Dışarıda ve başıboşlar? Bu yavrularımızın sınıflarında ders yapmaları gerektiği bir saate işlek caddenin bir köşesinde elerinde sigarayla oradan oraya gitmeleri akıl almaz bir şey. Kendi içimizde yaşadığımız mutsuzluğun, kalbimizin bir türlü huzura ermeyişinin keza toplumda genel olarak müşahede ettiğimiz umutsuzluğun ve yeis(Umutsuzluktan doğan karamsarlık, üzüntü) halinin nedenleri elbette pek çoktur. Bunları belli birkaç madde altına sığdırmak mümkün değildir. İnsanın en büyük sorunu hiç şüphe yok ki, yaratılış gayesinden uzaklaşmasıdır. Aslında temel kural Allah’a gerçek anlamda kul olmamız ve bunun gereklerini yerine getirmemiz olmalı. Bu kural, gerçekleştiğinde bundan sonra da müminlerin hem kendi içlerinde huzuru yakalamalarını hem toplum güzelleşmesini sağlayacaktır. Netice itibarıyla, kötülüklerin fazla yer aldığı bir toplumda insanın tek başına kendisini etkilerden koruyabilmesi, buna ilaveten arkadaşlık yaptığı kimseleri güzelliğe doğru çekebilmesi çok zordur. Zira kendisi de zaafları olan birisidir. Bu nedenle, adı ne konursa konsun, insanın kendisini kontrol edecek, kalbindeki ahlâkî meziyetleri her zaman canlı tutacak, Allah ile olan bağını asla koparmayacak bir topluluğa ihtiyacı vardır.
MEHMET SALİH APARI
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder